Yeni trend artık esti trend!
Her ne kadar geleceği cam bir fanus içerisinde yaşayan tuhaf organizmalar olarak tasarlıyor ve düşünüyor olsak da eski bir çınar ağacı gibi köklerimizden bağlıyız geçmişe. Ne kadar ileri gidersek gidelim, bir ayağımız hep geride.
Asırlardır bilinen tasarım anlayışı, bugün yalnızca insanlığın geçmişini değil, geleceğini de şekillendiriyor. Yepyeni tasarım ürünlerine baktığımızda gördüğümüz şey temelinde belki geometrik şekiller izlenimini veriyor olsalar da nihayetinde hep geçmişten izler taşıyorlar. Kareler, üçgenler, çokgenler ve daha nicesi.
En eski zamanların bile bir şekilde gecesini aydınlatan bir tasarımı vardı. İlki güneş. Öyle ki yeryüzünün en güçlü ampulüdür desek yanılmış olmayız. Sonra ay… O da tıpkı güneş gibi milyarlarca geceyi aydınlatan kusursuz bir tasarım…
Ateş. Tasarımın hayat bulduğu yer her ne kadar yaşamın kendisi olsa da kişiselleştiği yer bir mağara ya da ağaç kavuğuydu. Ateş tüm o büyüleyici yeteneklerinin yanında aynı zamanda bir aydınlatma kaynağıydı. Sırasıyla onu kontrol etmeyi, hapsetmeyi ve zamanla taklit etmeyi öğrendik.
Ampulün icadına kadar bir şekilde ateşi ehlîleştirip farklı formlarda ona sahip olmayı başardık. Onunla birlikte ateşi büyük oranda aydınlatma yükünden kurtarmış asıl yeteneklerine odaklanma fırsatı tanımıştık.
Led, akkor, florasan, diyot… Ampulü icat ettikten sonra hiç durmadık. İlerledik. Fakat bir şeylerin özlemini duymaya başladığımız yer ilerlemeye başladığımız yerin ta kendisiydi. Sıcak ışığın bizler için daha faydalı olduğuna karar verdik. Tıpkı güneş veya ateş gibi. Tasarımda bu iki kaynağı daha çok kullanır olduk. Reklamlarda “güneş gibi…” iç ısıtıcı cümleler, bizleri daha çok o ürünleri tercih etmeye yeltendirdi. Biz tercih ettikçe yapay ışıkların yerini taklit ışıklar aldı. Bugün en çok tercih edilen ampul ışık tonu Kelvin skalasında güneşin yaydığı ışığa yakın tonlardan oluşuyor. Evlerimizdeki aydınlatmalar da yine bu türden sıcak ışıklarla hayat buluyor.
Şimdi yeni trend, eski trend. Artık yüzümüz güneşe daha dönük. Evlerimiz, dolayısıyla ruhumuz doğal olana meyilli. Kullandığımız mobilyalar doğal olsun istiyoruz. Ağacın sıcaklığını biliyoruz. Elbiselerimiz, yataklarımız, yastıklarımız… Bilinçsizce temas ettiğimiz her şey pamuktan, yediklerimiz tarladan gelsin istiyoruz. Çünkü içten içe geçmişin özlemini çekiyoruz. Bu trend nihayetinde tasarımlara oradan da rattan avizelerle aydınlatmalarımıza ulaştı. Artık aydınlatmada karmaşık metaller ya da camlar değil; yeni trend bambu ya da rattan avizeler… Çünkü onlar tamamen doğallar. Güneş kadar.
Rattan avizeler tıpkı bambu avizeler gibi doğrudan el işçiliğiyle; makine ya da kimyasal kullanılmadan üretilen natürel sarkıtlardır. Rattan aslında bir sarmaşık türüdür. Doğası gereği eğilip bükülmeye karşı dirençli olması onu binlerce yıldır kullanılan doğal bir malzeme haline getirmiştir. Anavatanı Asya toprakları olsa da Afrika hatta Avusturalya’nın tropikal bölgelerinde de yaşamını kolayca sürdürebilir. Atalarımız evlerde kullanılan birçok malzemeyi binlerce yıldır rattan gibi sarmaşık türlerini el ile örerek elde etmiştir. Bu gelenek tıpkı ampulde doğanın sıcaklığını aradığımız gibi dekorasyonda da aynı sıcaklığa duyulan özlemi uyandırıyor. Rattan bahçe mobilyaları, rattan masalar, rattan avizeler, rattan sandalyeler… Her ne kadar yeni trendler olarak anılsalar da aslında onlar binlerce yıllık birer kültürler.
Yeni trend aslında binlerce yıl yaşında…
Her ne kadar geleceği cam bir fanus içerisinde yaşayan tuhaf organizmalar olarak tasarlıyor ve düşünüyor olsak da eski bir çınar ağacı gibi köklerimizden bağlıyız geçmişe… Tıpkı binlerce yıllık alışkanlıklarımız gibi. Her zaman içimizde yaşayan ve bir türlü eskimek bilmeyen eski gelenekler gibi. Güneş gibi, ay gibi…